Çocukların Kişisel Verileri ve Özel Hayatı

Kişisel veri tanımlanmış ya da tanımlanabilir gerçek kişiye ait her türlü bilgidir. Bu veriler yetişkinlere ait olduğu kadar çocuklara da ait olabilir. Bu sebeple çocuğa ait her türlü bilgi çocuğun kişisel verisidir. Çocukların reşit olmamaları kişisel haklara sahip olmadıkları anlamına gelmez. Çocuğun adı, soyadı, yaşı, görünüşü, doğum tarihi, yaşadığı ya da bulunduğu konum, sesi gibi akla gelebilecek her bilgi çocuğun kişisel verisidir. Velayet sahibi ebeveynler çocukların kişisel verilerinin korunması konusunda sorumludurlar. Bu sorumluluk üçüncü kişilere karşı ortaya çıkabileceği gibi ebeveynlerin kendisine karşı da söz konusudur. Velayet sahibi ebeveynlerin çocuğun kişisel verisinin işlenmesine yönelik olarak ortaya çıkacak her türlü sonucu değerlendirme ve bu sonuçların çocuğun menfaatine uygun olup olmadığını denetleme yükümlülükleri vardır.

Gelişen ve küreselleşen dünyada, kişisel verilerin işlenmesi faaliyeti dijital platformlarda özellikle sosyal medya mecralarında karşımıza çıkmaktadır. Çocuğun fotoğraf veya videosunun paylaşılması çocuğun kişisel verisinin işlendiği anlamına gelir. Bu veri işlemenin çocuğun özel hayatının bir parçası olduğu ve özellikle psikolojik gelişiminde büyük öneme sahip olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Velayet sahibi ebeveynler tarafından veri işleme faaliyeti gerçekleştirilse bile çocuğun özel hayat hakkı ihlal edilebilir. Örneğin çocuğun doğum gününe ait adının ve yaşının yazdığı posterlerin olduğu bir fotoğrafın paylaşılması sırasında çocuğun adı, yaşı, doğum tarihi ve görüntüsü gibi kişisel verileri işlenmiş olacaktır. Bu verilerin paylaşılması halinde velayet sahibi ebeveynlerin kişisel veriler anlamında ortaya çıkabilecek her türlü sonucu değerlendirmesi ve çocuğun menfaatinin zedelenmediğinden emin olması gerekir.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi başta olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Veri Koruma Tüzüğü gibi uluslararası metinlerde çocuğun özel hayatı kavramı düzenlenmiştir. Yetişkinlerin olduğu kadar çocukların da özel hayat hakkı vardır. Bu hak çocuğun gelişiminin neredeyse her aşamasında önemli bir yer kaplar. Bahsi geçen uluslararası metinlerde çocukların özel hayatına saygı gösterilmesi gerektiği, bu hakkın ihlal edilmesinin önlenmesi için en büyük görevin velayet sahibi ebeveynlerde olduğu düzenlenmiştir. Bunun yanında çocuğun özel hayat hakkı yalnızca üçüncü kişilere karşı değil ebeveynlerine karşı da korunmalıdır. Burada yapılacak değerlendirmede esas olan çocuğun menfaatidir. Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü’nde çocukların kişisel verileri ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler yapılmış ve çocukların da kişisel verilerine yönelik hakları olduğu düzenlenmiştir.

Kişisel verilerin işlenmesi için esas olarak aranan şart açık rızadır. Bu rıza ayırt etme gücüne sahip olan çocukların kendisinden, ayırt etme gücü olmayan çocukların velayet sahibinden alınmalıdır. Rızanın çocuktan alınması halinde çocuğun kişisel veri kavramını ve bunun işlenmesi halinde doğacak sonuçları algılaması gerekir. Burada değerlendirme yaparken çocuğun yaşı ve algılama yeteneği ön plandadır. Çocuğun rızasının alınamadığı durumlarda velayet sahibi ebeveynlerden izin alma koşulu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada her ne kadar ebeveynlerin kendi veri işleme hallerine ilişkin bir düzenleme bulunmasa da, çocuğun özel hayat hakkı sınırlarının ebeveynler tarafından da aşılmaması gerektiği değerlendirilmelidir. Veri işlemeye yönelik rıza hangi yöntemle alınırsa alınsın, rızanın geri alınması halinde veri işleme hukuka aykırı olacağından derhal verinin silinmesi, imha edilmesi ya da anonimleştirilmesi gerekir.

Ülkemizde yürürlükte olan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çocuklara ilişkin özel bir düzenleme yapmamıştır ancak kişisel verilerin tüm gerçek kişilere ait olduğunu hükme bağlamıştır. Çocukların da gerçek kişi olduğu yorumuyla Türk Medeni Kanunu hükümlerine ve yasal mevzuata göre değerlendirme yapıldığında çocukların da kişisel veri hak sahibi oldukları gerçeğine ulaşmak zor değildir. Çocukların kişisel verileri ile ilgili konularda, yasada yer alan fiil ehliyeti hükümlerinin değerlendirilmesi gerekir.

Yürürlükteki mevzuat ve uluslararası sözleşmeler beraber değerlendirildiğinde çocukların fiil ehliyetini kazandıkları zaman velayet sahibi ebeveynlerin onlar adına kullanmadıkları kişisel haklarını kullanabilecekleri kanaatindeyiz. Bu nedenle çocuklar reşit olduktan sonra ihlal edilen kişisel hakları doğrultusunda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda kendisine tanınan hakları üçüncü kişilere ve velayet sahibi ebeveynlerine karşı kullanabilirler.

Çocukların kişisel verilerinin onlar için her şeyin en iyisini isteyen ve en doğrusunu yapmaya çalışan ebeveynleri tarafından korunması en doğal ve doğru olandır. Ebeveynlerin çocuklarını korumak için üçüncü kişilere karşı çizdikleri sınırların bir kısmını kendileri için de çizmeleri çocuğun gelişimi ve gelecekte kuracağı hayat açısından çok önemlidir. Yapılan birçok araştırma ebeveynler tarafından sosyal medyada yapılan paylaşımların çocukların ileri yaşlarında utandıkları ve gizlemek isteyecekleri içerikleri barındırdığını ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra çocuğa ait yapılan paylaşımların üçüncü kişiler tarafından kopyalanabileceği ve kötüniyetli olarak kullanabileceğinin de mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak çocuğa ait tanımlanmış ya da tanımlanabilen her türlü bilgi çocuğun kişisel verisidir. Bu verilerin paylaşılması o verinin işlendiği anlamına gelir. Velayet sahibi ebeveynlerin çocuklarının kişisel verileri konusunda bilgili olmaları ve veri işlenmesi halinde ne gibi sonuçlar doğabileceğinin bilincinde olmaları çok önemlidir.